Sivil toplum örgütleri: AKP'ye karşı birlikte hareket etmeliyiz


Sivil toplum örgütleri: Vakit geçirmeden diktatörlüğe karşı birleşmeliyiz
Sivil toplum örgütleri, AKP-MHP diktatörlüğüne karşı toplantı düzenleyerek, ortak muhalefetin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.
Demokrasi İçin Birlik (DİB), Diyalog Grubu, Hak ve Adalet Platformu, Yurttaş Girişimi ve Önce Demokrasi Girişimi bileşenleri, AKP ve MHP tarafından hazırlanan 'İttifak Yasası'na karşı toplumsal muhalefeti buluşturma çağrısıyla bir araya geldi. 
Bileşenler, "OHAL'siz, demokratik adil temiz bir seçim istiyoruz" şiarıyla, İstanbul Makina Mühendisleri Odası'nda bugün basın toplantısı düzenledi. 
Toplantıya, HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları, eski Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Gencay Gürsoy'un yanı sıra çok sayıda sivil toplum kurumu temsilcisi de katıldı. 
BAYDAR: DİKTATÖRLÜĞE KARŞI BİRLEŞMELİYİZ
Katılımcılar adına basın metnini Yazar Oya Baydar okudu. Baydar, ittifak yasasının, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın 'tek adam' iktidarını sağlamlaştırmak için sunulduğunu vurgulayarak, "Erdoğan’ın AKP'si ve beka sorunu yaşayan MHP, her sağduyulu vatandaşın ve seçmenin adalet duygularını rencide edecek seçim düzenlemesi yaptı. Yazı da gelse, tura da gelse, hatta dikine de gelse seçim meşruiyetini ve güvenliğini hiçe sayarak, ne pahasına olursa olsun kazanmayı garantilemek istiyorlar. Diğer partiler için yüzde 10 barajı korunurken, AKP ile ittifak yapan partiler baraj engelinden kurtarılıyor. Bununla ittifakın milletvekili sayısı artırılıyor" dedi.
Baydar, seçimlerin tek adam rejiminin kurgulandığı bir senaryoya dönüştürüldüğünü ifade ederken, şunları kaydetti: "Ülkemizin geleceği ve demokrasinin tesisi için bu oyunu bozmak, hak iradesinin eşit koşullarda özgürce tecellisi için çaba harcamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Otokrasiye ve diktatörlüğe karşı demokratik parlamenter sistemi ve özgür seçimleri savunan bütün partiler, bütün kesimler, hareketler ve kişiler demokrasi paydasında vakit geçirmeksizin birleşmeliler. Herkes kendi bağımsız kimliklerini ve programlarını saklı tutarak, demokrasiyi savunmak ve güç birliğine gidemezlerse ülkemizin üstüne çökmekte olan karabasandan kurtulamayacaklardır. Sivil toplumun talebi ve çağrısı, demokratik güç birliğidir."
NAS: FARKLILIKLARIMIZI KORUYARAK YAN YANA DURALIM
Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Yurttaş Girişimi Üyesi Nesrin Nas da, "Farklılıklarımızı, renkliliğimizi koruyarak yan yana durmalıyız. Önemli olan kendimizi nerede konumlandırdığımızdır” diyerek, şöyle devam etti: "Bugün 'AKP-MHP ittifakına oy vermeyenler yerli ve milli değildir, denilerek yüzde elli yok sayılıyor. Biz biliyoruz ki, AKP-MHP ittifakı zorunluluktan doğdu. Seçim sisteminin kontrolü ile ilgili düzenlemelerle de iktidar avantajını maksimum hale getirmek istiyor. Bu nedenle iktidar ittifakının dışında kalanlar, seçim güvenliği üzerinde ortak bir tutum almalılar. Seçim güvenliği ittifakı, bu seçim için olmazsa olamazdır. Partiler en başta bunun için bir araya gelmelidir. Partiler, demokrasi şemsiyesi altında kendi amblemleriyle bir araya gelmelidirler." 
ERTUĞRUL: KAOTİK ORTAMDA ADİL SEÇİM OLMAZ
Hak ve Adalet Platformu Üyesi Nurten Ertuğrul ise, seçimlerin kaotik ortamlarda yapılamayacağını, özgürlükleri tartışamayacakları bir ortamda seçime gidilirse, adil bir seçimlerden söz edilemeyeceğini söyledi. Ertuğrul, "Biz bunun örneğini 16 Nisan'da gördük. Bu seçim STK ve partiler için bir fırsattır. OHAL'de seçime gidilmemesi için bir araya gelinmelidir. İşbirliği yapmak zorundalar. Yük ağır, sorumluluk büyük. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır" diye belirtti.
TOPRAK: CHP HDP İLE BİRLİKTELİKTEN KAÇINMAMALI
Eski CHP Milletvekili, Diyalog Grubu Üyesi Binnaz Toprak da, iktidarın 'yerli ve milli' söyleminin içinin boş olduğunu söyleyerek, bu söylemle muhalefetin bir araya gelmesinin engellenmeye çalışıldığına değindi. CHP'yi, seçmenlerin gerisinde tavırlar takınmakla eleştiren Toprak, "Seçmen çok daha demokratik, özgürlükçü politikaları düşünüyor ama CHP geride kalıyor. Legal bir parti olan HDP ile bir araya gelmekten kaçınıyor. HDP ile birliktelik yapılabilir. İlkeler üzerinden birleşebilir" dedi. 
Şeffaf bir ortamda yapılmayan seçimlerin, meşruiyetinin olmayacağının altını çizen Toprak, 'ittifak yasası' ile seçime gidilmesi haklinde demokratik bir seçim yapabilmenin imkansız olacağını ifade etti.
TÜZEL: ÇARESİZLİK DAYATILIYOR
Eski HDP Milletvekili olan Demokrasi İçin Birlik (DİB) sekretaryasından Levent Tüzel ise, seçim ittifakı düzenlemesinin aslında bir şantaj olduğunu belirtti. Çok açık bir baskı ortamından geçtiklerini ve büyük bir korku yayılmak istendiğini dile getiren Tüzel, şunları söyledi: “Bu yasa ile toplumda çaresizlik yaratılmak isteniyor. ‘Ne yapsanız, etseniz de iktidarımızı sürdüreceğiz’ deniliyor. Buradaki toplantımızla tüm demokrasi güçlerinin sesini yükseltmesi çağrısında bulunuyoruz. Yasaya teslim olmayacağız. OHAL karşısında sinmeyeceğiz. Baraj dayatmasının korunduğu, adil olmayan seçim dayatmasına rıza göstermeyeceğiz. Yurttaş hakkını gerektiği gibi savunacağız. Toplumda bir karmaşa olduğu duygusu yaratılmak isteniyor. Ama durum o kadar da karışık değil. Aslolan demokrasi için bir araya gelip birlikte hareket etmek. Bunu ilkeler etrafında yapabilmek önemlidir.” 
Tüzel, 31 Mart’ta düzenleyecekleri bir forum ile bunu tartışmaya açacaklarını da paylaştı.
SALICI: AKP SUÇLARINI 'MİLLİ' KAVRAMIYLA GİZLİYOR
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ise, AKP’nin kurguladığı muhalefet alanına sıkışmamak gerektiğine dikkat çekerken, "O yüzden o alanın dışına çıkmalıyız. Seçim güvenliği ile ilgili bir çalışma ortaya koymalıyız. Bizim istediğimiz, sandığa giren oyların aynı şekilde çıkması" dedi. Salıcı, AKP’nin karıştıkları yolsuzluğu, çocuk istismarını, yanlış Suriye politikasını vs. suçları "yerli ve milli" kavramı arkasında gizlediğini de ifade etti.
ADIYAMAN: AKP TÜM TOPLUMSAL KESİMLERİ TEHLİKELİ GÖRÜYOR
HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman ise, çok partili sisteme geçildiğinden bu yana iktidarların kendilerini “vatan, millet, bölünmezlik, milli, iç ve düşmanlar” gibi kavramlar üzerinden var ettiklerine dikkat çekti.
AKP’nin de yine bu şekilde iktidarını sürdürdüğünü söyleyen Adıyaman, Türk etnisitesini 'milli', Sünni-Selefi mezhebini ise 'yerli' olarak tanımlayan AKP’nin bunun dışında kalan tüm toplumsal kesimleri ve hak taleplerini tehlikeli addettiğini kaydetti. 
Toplantı, soru-cevap bölümü ile son buldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİT yöneticileri itiraf etti: İşte MİT’in gazetecileri

Dünyayı değiştiren 17 kadın bilim insanı

Komalên Jinên Ciwan ve Komalên Ciwan, Nurhak Boran'ı andı